Ticaret Hukuku kavramı çok geniş bir alanı ifade etmekte olup ülkemizde hüküm altına alındığı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve diğer bazı kanunlar ve yönetmelikler kapsamında korunmaktadır. Bir davanın ticari dava niteliğinde olabilmesi için öncelikle ticaret kanununda belirtilen ticari iş karinesi kapsamında bulunması gerekmektedir. Ticari iş, kanundaki tanımına göre bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller olarak tanımlanmıştır. Ticari iş niteliğindeki davalar ise TTK madde 5 gereği Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülmektedir. Ticari işlerde öncelikle TTK ve diğer kanunlarda belirtilen emredici hükümler uygulanmak zorundadır. Emredici hükümlere aykırı olmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde de taraflar kendi aralarında şartları belirleyebilmektedir.

Asliye Ticaret Mahkemelerinin yanı sıra ticaretle iştigal eden birçok kişi ticari hayattaki faaliyetleri sebebiyle gümrük veya vergiye ilişkin süreçlerden kaynaklanan cezai ve hukuki yaptırımlara maruz kalabilmekte; bu anlamda İdare veya Vergi Mahkemelerinde de bu işlemlere ilişkin davaların yürütülmesi gerekmektedir.

Bu sebeple ticaretle iştigal eden kişilerin bu alandaki davalarını yürütecek ticaret avukatı ihtiyacı bulunmaktadır
 

Önleyici hukuki danışmanlık gün geçtikçe önem kazanmaktadır. Asıl önemli olan dava ve dava sürecinde hukuki yardım almak değil, ortaya çıkan risklerde ve olası hukuki uyuşmazlıklarda ön alarak ticari işletmeyi hukuki risklerden korumaktır. Ofisimiz tam da bu noktada deneyim ve çoklu bakış açısıyla fark yaratmayı hedeflemektedir.

Ofisimiz yerli ve yabancı müvekkillere hukuki konularda düzenli danışmanlık hizmeti vermektedir. Birçok şirketin ticari hayatta bir avukata ihtiyacı bulunmaktadır. Zira ticari hayatın kuralları, hukuk çerçevesinde işlemek zorunda olup hukuksuz işlemler nedeniyle şirketler çok ciddi boyutlarda hukuki ve cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalabilmektedir. Bu bağlamda bir şirketin sadece davalarının değil tarafı olduğu her sözleşmenin, her işleminin bir avukatın gözetimi altında gerçekleştirilmesinde fayda vardır. Bu sebeple çoğu şirket bu iş ve işlemlerin takibini devretme yoluna başvurmak suretiyle hukuk bürolarına vermekte, şirket avukatı olarak gerekli iş ve işlemleri bu bürolar yürütmektedir.

Bazı şirketler için ise avukat edinilmesi bir keyfiyet değil zorunluluk teşkil etmektedir. Nitekim Avukatlık Kanunu madde 35’e göre; “Türk Ticaret Kanunu’nun 272nci maddesinde ön görülen esas sermaye miktarının beş katı veya daha fazla esas sermayesi bulunan anonim şirketler ile üye sayısı yüz veya daha fazla olan yapı kooperatifleri sözleşmeli bir avukat bulundurmak zorundadır. Bu fıkra hükmüne aykırı davranan kuruluşlara Cumhuriyet savcısı tarafından sözleşmeli avukat tayin etmedikleri her ay için, sanayi sektöründe çalışan onaltı yaşından büyük işçiler için suç tarihinde yürürlükte bulunan, asgari ücretin iki aylık brüt tutarı kadar idari para cezası verilir.” Buna göre ilgili maddede öngörülen şartları taşıyan şirketlerin bir şirket avukatı edinmeleri şarttır. Aksi takdirde idari para cezası öngörülmüştür.

İş hukuku alanındaki kurallar, başta 4857 sayılı İş Kanunu, Deniz İş Kanunu, Basın İş Kanunu, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu olmak üzere birçok tüzük ve yönetmelik kapsamında düzenlenmiştir.  Bu alana işçi ve işveren açısından ikili bir ayrımla değerlendirdiğimizde her iki taraf da iş hukuku avukatına birçok konuda ihtiyaç duymaktadır. Ofisimiz de işveren avukatı ve işçi avukatı olarak iş davalarında, iş hukukundan kaynaklı hukuki süreçlerde müvekkillerini en yetkin şekilde temsil etmektedir.

İşçi Avukatı Olarak Hukuki Süreçlerde Temsil

İşçiler bakımından iş hukuku avukatına duyulan ihtiyaç özellikle  günümüzde kontrolsüz şekilde büyüyen şirketlerde işçinin haksız ve soyut gerekçelerle iş akdinin feshedilmesi gibi  durumlarda ortaya çıkmaktadır. Bu kapsamda iş güvencesine sahip  işçilerce belirli sıklıkla işe iade davası yoluna başvurulmaktadır. Bunun yanı sıra işçilerin fazla mesai ücretlerinin ödenmemesi İşçilere kıdem ve ihbar tazminatlarının, yıllık izin ücretlerinin, hafta tatili ücretlerinin vb. ücret alacaklarının  ödenmemesi, veya eksik ödenmesi de bu alanda  iş davası avukatı olarak en çok karşımıza çıkan problemlerden biridir. Problemlerin ana hatları bu olmakla birlikte  mobbingden kaynaklı manevi tazminat, ayrımcılık tazminatı   ve daha benzeri birçok uyuşmazlık ortaya çıkmaktadır. Bu uyuşmazlıkların birçoğunda işverene başvuru, fesih prosedürleri, toplanacak deliller ve yargılama aşamalarında  tarafların ileride hak kaybı yaşamayıp mağdur olmamaları için  iş hukuku avukatıyla temsili önem arz etmekte olup ofisimiz işçi avukatı olarak  işçilere yönelik bu alanlarda avukatlık hizmeti sunmaktadır. Bahse konu bu hususlara ilişkin bilgilendirme yazılarımıza  web sayfamızdaki yayınlar bölümünden  ulaşabilirsiniz.

İşveren  Avukatı Olarak Hukuki Süreçlerde Temsil 

İşverenler bakımından iş davası avukatına veya iş hukuku avukatına ihtiyaç duyulan alanlar ise   şirketlerin özellikle insan kaynakları departmanlarında yaşanan problemler noktasında iş sözleşmelerinin ve diğer İK süreçlerinin tamamının mevzuata uygun şekilde revize edilmesi , şirkete açılabilecek iş davalarını minimize etmeye, hatta tamamen önüne geçmeye yönelik tedbirler alınması, şirket içi disiplin yönetmeliklerini hazırlanması, şirket personelinin ve ilgili departmanlarına iş hukuku alanında gerekli eğitimler verilmesi gibi noktalarda toplanmaktadır.  

Bursa merkezli faaliyet gösteren Özkonuk Hukuk Bürosu  iş hukuku avukatı olarak  bu tip uyuşmazlıkların  çözümü konusunda gerek  işveren sıfatındaki kurumsal müvekkillerine gerekse işçi sıfatına sahip müvekkillerine izah edilen bu alanlarda gerekli hukuki desteği sağlamaktadır

Yine iş davası avukatının alanına giren iş hukukunun başka bir kolu olarak değerlendirilen iş sağlığı ve güvenliği hukuku da bu alanda  önem arz eden bir konu olup çoğu zaman yaşanan iş kazaları neticesinde mağdur olan tarafların iş gücü kaybı, uzuv kaybı  vb. problemlerinden kaynaklı  maddi tazminat talepleri ve manevi tazminat talepleri,  ve bu hususların ceza hukukuyla  bağlantılı bir takım hususlarına yönelik de ofisimiz müvekkillerine iş kazası avukatı olarak gerekli desteği sunmaktadır.

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, 30.06.2012 tarihli ve 28339 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış, ancak bazı maddeleri dışında kalan hükümleri için 38. maddesiyle farklı yürürlük tarihleri belirlenmiştir. Kanun, 4857 sayılı İş Kanununun 77 vd. maddelerinde ve dolayısıyla İş Kanununa tabi işçiler ile çıkar ve stajyerler için düzenlenen iş sağlığı ve güvenliği kurallarını özellikle 89/391 sayılı Avrupa Birliği Direktifini dikkate alarak daha kapsayıcı ve modern bir anlayışla revize etmiştir. Kanunun getirdiği başlıca değişiklik kapsam bakımından olmuştur. Zira daha önce çırak ve stajyerler ile 4857 sayılı İş Kanununa tabi işçiler için söz konusu olan iş sağlığı ve güvenliği kuralları, 6331 sayılı Kanun ile tüm bağımlı çalışanları kapsayıcı hale getirilmiştir. Bunun gibi Kanun, özellik arz eden tehlikeler için çalışanlara yeni haklar tanımış, bu hakların kullanılabilmesi için işverene yeni yükümlülükler öngörmüştür. Bu itibarla, 6331 sayılı Kanunun getirdiği yenilikler, bugüne kadar eksikliği hissedilen İş Sağlığı ve Güvenliği Hukukunu büyük ölçüde şekillendirmiştir.

6331 sayılı Kanunun akabinde yayınlanan birçok Yönetmelik ve halen yayını süren mevzuat ile işverenin iş sağlığı ve güvenliği alanındaki yükümlülükleri, işverenin yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde çalışanların baskı aracı olarak kullanabilecekleri haklar (önleyici nitelik taşıyan haklar), iş kazası veya meslek hastalığının meydana gelmesi halinde çalışanların zararlarını tazmin etmek için sahip oldukları haklara ilişkin düzenlemeler her geçen gün bu alanın daha da derinleşmesini sağlamaktadır.
Bu çerçevede ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği konusunda hizmet veren ortak sağlık ve güvenlik birimi işleticisi şirketler hızla artış göstermektedir. Özkonuk Hukuk Bürosu olarak ülkemizin önde gelen ortak sağlık ve güvenlik birimi işleticisi şirketleri ile iş sağlığı ve güvenliği hukuku alanında işbirliği içerisinde çalışmalar yaparak, uzman kadromuz ile iş kazası ve meslek hastalığı konseyleri oluşturarak bu ihtisas alanında işverenlere danışmanlık hizmetleri sunmaktayız. Öte yandan işverenlere iş sağlığı ve güvenliği alanında, iş kazası ve meslek hastalığı ile karşılaşıldığında izlenmesi gereken usuller, dava sürecinde hukuki destek, ortak sağlık ve güvenlik birimi işleticisi şirketlere Bakanlık denetimlerinden dava sürecine kadar geçen süreçte hukuki danışmanlık hizmetleri vermekteyiz.

ÖZKONUK HUKUK, gerek Türkiye’de, gerekse yurtdışında kurulu bir çok sigorta şirketi, reasürans şirketleri, sigorta ekspertiz şirketlerine hem danışmanlık, hem de dava konusunda hizmet vermektedir. Bu kapsamda sigortacılık uygulamasında rizikonun gerçekleşip gerçekleşmediği, bunun sigortanın kapsamında olup olmadığı, kusur durumu, bunun sözleşmeye etkisi ve tazminat ödemelerinin kusurlu kişilere rücu edilmesi, sigorta şirketleri aleyhine açılan davaların takip edilmesi gibi uyuşmazlıklar başta olmak üzere, sigortacılık hukuku departmanımız çok geniş bir hizmet yelpazesi içerisinde hizmet vermektedir. ÖZKONUK HUKUK, mühendislik bakış açısı ile de sigorta hukuku konusunda kapsamlı bir bakış açısı sunar.

Ayrıca, kriz dönemlerinin olmazsa olmazı olan kredi sigortaları konusunda son yıllarda ülkemizde meydana gelen gelişmeler doğrultusunda bir çok büyük uyuşmazlık avukatlık büromuz tarafından sigorta şirketi ve sigortalının müşterek alacakların en hızlı ve en zahmetsiz şekilde tahsili amacıyla titizlikle takip edilmektedir. 

Büromuz Gayrimenkul Hukuku Kapsamında; her türlü kira sözleşmelerini hazırlamakta, inşaat projelerinin hukuki sürecinde yer almakta, İmar Kanunu, Kamulaştırma Kanunu, Orman Kanunu, Kadastro Kanunu, Tapu Kanunu, 3091 sayılı Taşınmaz Zilyetliğine Tecavüzün Önlenmesi Kanunu, İmar Affı Kanunu, 775 sayılı Gecekondu Kanunu, Belediye Kanunu, Belediye Gelirleri Kanunu, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ve kurul mevzuatı, Kıyı Kanunu kapsamında gayrimenkul ile ilgili her türlü hukuksal sorunda danışmanlık hizmeti vermektedir.

Ayrıca 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun ve ilgili mevzuat uyarınca “Kentsel Dönüşüm” faaliyetleri alanında gerek yüklenici ve gerek malik yanında yer alarak her türlü hukuki danışmanlık hizmetini vermekte, bu kapsamda “Kentsel Dönüşüm” projesinin sağlıklı ve sorunsuz sonuçlandırılması için, projenin her aşamasında yer almaktadır.

Toplumsal hayat içinde herkes her an bir suç mağduru olabilir ve bu nedenle ceza hukuku mevzuatı kapsamına giren davalarda yer bulabilir. Ceza hukukuna ilişkin mağduriyetin ya da isnatların muhatabı olmanın ise diğer hukuk dallarına oranla etkisi çok daha ağır olabilmektedir. Ceza mahkemelerinin kararları, kişi hak ve özgürlüklerine en derin müdahalelerin olduğu kararlardır. Bu nedenlerle uzman ceza avukatı ihtiyacı büyük önem taşımaktadır. Ceza avukatı olarak bilinen avukatlar ceza hukuku kapsamına giren konularda daha önce araştırma yapmış veya çalışmış, şüpheli ya da sanıkların haklarını çok iyi bilen hukukçulardır. Hukuk büromuz avukatları bu dal kapsamında dava vekilliği ve danışmanlık hizmetleri vermektedir.

İdare Hukuku,devlet organlarının yapısını işleyişini ve bu organların kişilerle olan ilişkisini düzenleyen hukuk kurallarının bütünüdür. Özel hukukta yer almayan kamu gücü,kamu hizmeti,idari işlem gibi pek çok farklı kavramı içinde bulundurmakla birlikte,tek bir kanuna bağlı olmayan ve içtihadlar üzerinden yürütülen bir hukuk dalıdır. İdare hukuku, iptal davası,tam yargı davası,kamulaştırma veya kamulaştırmasız el atma gibi çeşitli dava tiplerini içinde barındırır.Özellikle;devlet organlarının tek taraflı işlemleri sonucunda kişilerin menfaatlerinin ihlal edilmesi halinde, bu ihlallerin giderilmesini sağlar.Hukuk büromuz da devlet tarafından tesis edilen idari işlemler,eylemler ya da eylemsizlikler sebebiyle vatandaşlarımızın haklarının ihlal edilmesi söz konusu olduğu takdirde,bu ihlalin giderilmesi için gerekli hukuki yardımı ve vatandaşlarımızın yargı organları karşısında temsilini sağlamaktadır. 

 

Ceza hukuku, iş hukuku ve idare hukukunu da kapsayacak biçimde birçok hukuk dalının ortak alanı içerisinde kalan özel güvenlik hukuku günden güne ülkemizde önemini artırmaktadır.

 

Teknolojinin ve internetin gelişmesiyle birlikte bugün artık sanal alanın da hukuki düzenlemelerin geçerli olduğu bir alan olduğu tartışmasız bir biçimde kabul edilmektedir. Bu nedenle son yıllarda hem sanal alan hem de bilişim alanında ortaya çıkan sorunlarla ilgili olarak, ulusal ve uluslararası alanda çok sayıda hukuksal düzenleme yapılmıştır. Böylelikle hem hukukun geçerli olduğu hem de kendine özgü yeni düzenlemeler gerektiren bilişim hukuku kavramı ortaya çıkmıştır. Teknolojik gelişmelere paralel olarak son yılların en gelişen ve revaçta olan hukuk dalının bilişim hukuku olduğunu söylemek mümkündür. Bilişim hukuku, oluşmasından bugüne kadar geçirdiği süreçlere kadar başlıca faaliyet alanlarımızdan olup; konuyla ilgili yılların tecrübesiyle geniş bir çerçevede hukuki hizmet sunmaktayız. Bilişim alanı ile ilgili soruşturma ve davalarda müvekkillerimizi temsil etmekte ayrıca bilişim şirketlerine hukuki danışmanlık hizmeti sunmaktayız. Kişilere sosyal medya üzerinden yapılan hakaret ile sözlü ve görsel saldırılara karşı kişilerin haklarının yine sanal alanda yapılan girdilerle korunması ve mümkün olduğunda hakaret ve saldırıyı yapan kişilerin tespit edilerek haklarında adliye nezdinde işlem başlatılması işlemlerinin tümüne birden verilen sanal itibar yöntemleri de çalışma konularımızda önemli bir yer oluşturmaktadır.

Bilindiği üzere günümüzde Kamu İhale Hukuku uzmanlık gerektiren bir alan haline gelmiştir. Gelinen noktada 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun önemli ve kritik noktalarına hakim olmak ve konularla ilgili emsal kararlara en kısa sürede ulaşmak kullanıcılar açısından büyük önem arz etmektedir.İhalelerle ilgili olarak hem Kamu İhale Kurumu (KİK), hem idare mahkemeleri hem de temyiz aşamasında Danıştay 13. Dairesi’nce alınan kararlar, çekişmenin sağlıklı bir şekilde sonuçlandırılması için kritik rol oynamaktadır. Özkonuk Hukuk Bürosu olarak, Kamu İhale Hukuku kapsamında uzman olan avukat kadromuz ve bu konuda teknik yeterliliği üst düzeyde bulunan danışmanlarımızla çalışmaktayız.  İşlerin en hızlı şekilde ve vakit kaydedilmeden takip edilebilmesi hususunda da birinci elden takip önemli bir fark yaratmaktadır.İhale Hukuku, yalnızca hukuki değerlendirmenin ötesinde, teknik yeterliliğin de en az hukuki bilgi kadar gerekli olduğu bir alandır. O nedenle, konusunda uzman avukatlarımız, kamuda daha önce bu alanda çalışmış deneyimli ve konusuna hakim teknik ve idari danışmanlardan gerektiğinde destek almaktadır. Yine Emsal Kararlar başlığı altından ulaşabileceğiniz ve geçmişte tarafımızca sonuçlandırılan bazı yargılamalarda alınan karar örnekleri, büromuzun konu hakkındaki bilgi ve becerisini de gösterir niteliktedir.Kamu İhale Kanunu ve Hukukuna ilişkin çekişmeler hem hukuk davalarında hem de ceza davalarında karşımıza çıkmaktadır. Bu süreç İdareye itiraz ile başlamakta, itirazen şikayet başvurusu ile devam etmekte ve akabinde mahkeme aşamaları ile temyiz sürecinde sonuçlanmaktadır. Kanunun belirlediği bazı istisnai hususlarda Kamu İhale Kurumu’na başvurmaksızın dava açılması da mümkündür. Yine 4734 sayılı kanun ve ilgili mevzuatta belirlenen bazı durumlarda, idareye itiraz etmeksizin Kuruma (KİK) doğrudan başvurulabilinir. İhale davaları, hem idari mahkemelerin hem de yeri geldiğinde adli mahkemelerin konusu olabilmektedir.Büromuz tarafından, müvekkilin talebi olması halinde bu süreç idareye itiraz aşamasından itibaren başlayarak özenle takip edilmekte ve sonuç alınıncaya kadar her hukuki yol son derece disiplinli bir şekilde tüketilmektedir. Yine müvekkilin tercihine göre sadece dava aşamasında yada KİK aşamasında da konuya müdahil olunması da söz konusudur.Yapılan mevzuat değişiklikleri neticesince önem kazanan bir başka husus ise Kamu İhale Hukuku’nun cezai yönüdür. İhale süreçlerinde katılımcıların maruz kaldıkları İhalelerden Yasaklama kararları ve akabinde vücut bulabilen savcılık soruşturması ve ceza mahkemelerinde açılan davalar da büromuzun uzmanlık alanına girmektedir. Bu süreçte de tüzel ya da özel kişilerin uğradıkları haksızlıklar yakından takip edilmekte ve en iyi hukuki hizmet verilerek bu mağduriyetler giderilmeye veya en aza indirgenmeye çalışılmaktadır.İhaleye Fesat veya Edimin İfasına Fesat Karıştırma iddiaları ciddi suçlamalar olup özenle takip ve uzman avukat yardımı gerektirir. Bu tarz davaların muhatapça fazla önemsenmemesi halinde ileride telafisi imkansız sonuçlarla karşılaşılması kuvvetle muhtemeldir. Yine cezai açıdan bakıldığında şirketlere yönelik İhalelere Katılmaktan Yasaklama yönünde verilen idari kararların iptal edilmesi de şirketin itibarı ve maddi zararların önlenmesi yönünden büyük önem arz etmektedir.Anlatılan hususlar ışığında avukatlarımız; daima disiplinli ve her aşamada sonuç almaya yönelik bir şekilde her hukuki yolu sonuna kadar yakından takip ederek, müvekkillerin haklarını özenle savunmaktadırlar.

Kurum içi düzeni korumayı amaçlayan disiplin hukuku, çok farklı ve geniş bir uygulama alanına sahiptir. Disiplin hukuku bazı yönleriyle ceza hukukuna benzerlik gösterirken, kendine has özellikleri bakımından farklılık göstermektedir. Disiplin soruşturması, usulü, savunma hakkı, disiplin cezasının yargı denetimine tabi olması konuları son derece önemlidir.

Disiplin soruşturması ile karşı karşıya kalan kişinin bazı haklara sahip olması, disiplin soruşturması sırasında bazı hususlara dikkat edilmesi, insan hakları açısından da son derece önemlidir.

İdare hukuku başlı başına uzmanlık gerektiren bir alandır. Zira kendine özgü bir genel kanunu yoktur. Sadece usule ilişkin genel uyulması gereken kuralları içeren 2577 sayılı idari yargılama usulü kanunu bulunur. Bunun haricinde idareyi oluşturan her kurumun kendine has özel kanunları bulunmaktadır. Örneğin askerlerin atama ve yer değiştirmelerine ilişkin kanunlar ile polis teşkilatına ilişkin atama ve yer değiştirmeye ilişkin kanun veya yönetmelikler farklılıklar göstermektedir. Yine öğretmenlerin ataması yer değiştirmesi, tayini, özlük haklarına ilişkin çeşitli düzenlemeler bulunmaktadır. Bunlar kendi içerisinde mevcut olan özel kanunlarına uymak zorunda oldukları gibi bu özel kanunlarda yer alan hususlara yönelik işlemlerin yerine getirilmesi bakımından usule ilişkin olarak bir çatı vazifesi gören yukarıda belirttiğimiz 2577 sayılı kanuna da uymak zorundadırlar. Polis hukuku, askeri hukuk, memur davası gibi spesifik konuların yerine getirilmesi uzmanlık ve tecrübe gerektiren bir alandır. Kişiler geniş bir memuriyet hayatına sahiptirler. Nitekim girdikleri kurumlardan istifa etmedikleri ya da memuriyetten çıkarılma dıkları sürece emekli olacakları uzun bir süreç içerisinde hayatlarına mevcut meslekleri ile devam etmektedirler. Geçimlerini bu meslekten sağladıkları gibi hayatlarının uzun bir kısmı işlerinde, çalışma ortamlarında geçmektedir. Bu kadar önemi haiz olan bu durum karşısında çalıştırkları ortam bakımından herhangi bir hukuki olumsuzluk yaşanması koca bir memuriyet hayatını sekteye uğratabilecek ve kişiyi zor durumlara düşürebilecektir. Örneğin memuriyetten çıkarılma, tayin iptali, meb tayin, eş durumu tayin, askeri dava, jandarma atama, polis atama, memur atama gibi hususların iyi analiz edilmesi bu konulara hakim olarak hareket edilmesi şarttır. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi verdiğimiz örneklerden birinde yaşanan olumsuz sonuç kişinin sonraki memuriyet hayatını aile hayatını çok büyük oranda etkileyecekitr. Bu yüzden hukuka aykırı idari işlemin ortadan kaldırılması polis, asker ve memurların geleceklerini önemli ölçüde düzene sokacak, huzurlu bir meslek hayatı geçirmelerine vesile olacaktır.

Uluslararası ekonomik göçün makro dinamiklerinin belirlendiği son çeyrek asılda göç veren ülke konumundan göç alan ülke konumuna geçmekte olan Türkiye gibi bir ülkede faaliyet göstermekte olan Hukuk Büromuz,  donanımlı Avukat ve Yabancı Danışmalarımız aracılığıyla Yabancılar Hukuku alanında bilfiil hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir.